You are currently viewing İstanbul İlk Kahvehaneler: Göç, Pazarlama, Keyif ve Sosyallik

İstanbul İlk Kahvehaneler: Göç, Pazarlama, Keyif ve Sosyallik

İlk olarak Kahire ve Mekke’de açılan kahvehaneler, medrese öğrencileri ve seçkinler tarafından erişilebilen mekanlardı. Ralph Hattox (1996, 67-70) ilk kahvehane açılışının ve yasaklarının Mekke’de vuku bulduğunu kaydeder. Kahve, İstanbul’da saray çevresinden birtakım seçkin kimselerce içilmeye başlandıktan sonra, tüketiminin aleyhine çıkan birtakım fetvalara rağmen yayılışının önüne geçmek mümkün olmaz. Zaman geçtikçe, sokaklarda seyyar kahve satıcıları gezmeye başlar (Kafadar: 2005, 77). Hatta, tüketimi evin kapılarından dışarı taşarak, kahvenin pişirildiği, servis edildiği dış mekanları ve birtakım sosyal kurumları, yani kahvehaneleri ortaya çıkarır. İstanbul’daki kahvehanelerin açılışına dair en ayrıntılı ve kabul gören anlatımlardan biri 17. Yüzyıl ortalarında tarihyazıcılığı yapan Peçevi İbrahim Efendi’ye aittir. 

Peçevi, İstanbul’daki ilk kahvehanelerin 1554 yılı dolaylarında iki Suriyeli tüccar tarafından açıldığını söyler. “1554 sonlarında Hakem adında Halepli bir “herîf” [bu noktada kastedilen, Hakem’in esnaf sınıfından gelmesi olabilir] ile Şems adında Şamlı bir “zarîf”in başkente gelip Tahtakale’de bir dükkân açarak “kahve-furûşluğa” başlarlar ve “keyfe mübtelâ” bir ekip burada toplanmaya başlar (akt. Birsel: 1975, 8).  Süheyl Ünver, Solakzade tarafından 1884 tarihli Sıhhat Mecmuası’nın onikinci sayısında yazılan makaleye atıfla bu kahvehanelerin sahiplerinin üç yıl içerisinde muazzam bir servetle döndükleri yazar (Ünver, 42, akt. Göktaş: 1999). 

Cemal Kafadar’a göre, Peçevi’nin yazdığı bu vakıanın doğru olduğunu kabul edersek, kahvehaneler pazarlama tarihine geçecek kadar muazzam bir buluştur. Kahve ticareti yapanlar tüketimin artmasını istemektedir, bunun için de pazarlama ve satış işinin yürütüleceği bir kahvehane açmışlardır (Kafadar: 2005, 78).       

Peçevi’nin aktarımına göre, bu mekanlarda keyiflerine düşkünler, okur yazar insanlar yirmişer, hatta otuzar kişilik gruplar halinde bir araya gelmeye başlarlar. Gelenlerin kimi kitap okur, kimisi satranç gibi masa oyunları oynar, bazen yeni yazılmış gazeller okunur; şiir ve edebiyat tartışmaları yapılır. Hatta bazı kimseler ahbap sofraları kurmak için büyük ziyafetler için para harcamaktansa, kahvehanede kahve ikram ederek büyük masraflardan kurtulurlar (Peçevi İbrahim Efendi, akt. Göktaş, 1999). 

Peçevi İbrahim Efendi, eserini 1641 yılından sonra yazmışken, kahvehanelere yüz yıl ileriden bakmaktaydı. Bizler de bugün kahvehane hakkında konuşurken neredeyse beş yüz yıl sonrasından bakıyoruz. Kahvehaneler, o dönem insanlarını meftun eden, şehirleri ve başka kurumları da etkisi altına alan yepyeni mekanlardı. Kahvehane, bir sosyal kurum olarak, insanların başka insanlarla bir araya gelebildiği; sohbet edebildiği, siyaset konuşabildiği ve muhalefet yapabildiği, ilerleyen yıllarda da gazeteye erişebildiği yerlerdi. O dönemde bu imkanlara erişmenin ne anlama geldiğini hayal edebilmek için, bugünün zihin dünyasına ait kavramlar, kestirme yollar ve bazı varsayımlardan mümkün olduğunca sıyrılmaya ihtiyaç var. Kahveyi ve kahvehaneyi salt tek başlarına düşünmektense, başka gelişmelerle birlikte incelemek bu anlamda faydalı olabilir. Mesela, Cemal Kafadar kahvehane tartışmasına, “gecenin fethi” tartışmasını ekler. “Gecenin fethi” Cemal Kafadar’a ait nitelikli bir kavramsallaştırmadır; kahvehanelerin sayılarının artmasına paralel olarak gece vakitlerinin nasıl kullanıldığı da değişmeye başlar. Gece fethedilir, çünkü artık gece vakitleri çalışmak, eğlenmek ya da sosyalleşmek için bireylerin kullanıma açıktır. Geceden ele geçirilen bu zaman, mum tüketiminde bir artışa yol açar. Kahve ve kahvehane, insanların istedikleri bazı koşullara ulaşmasında bir imkân sağlamış olur (Kafadar: 2005, 81). 

Sonraki yüzyıllarda, kahvehaneye dair kimi zaman sert, kimi zaman gevşek yasaklara ve düzenleme girişimlerine rağmen, kahvehaneler çeşitlenir, varlık ve güçlerini korurlar. Mahalle kahvelerinden, yeniçeri kahvelerine; esnaf kahvelerinden, güzel manzaralı, bahçeli ve şatafatlı kahvehanelere, bu mekanlar farklı semtlerde yayılmaya devam eder. Cengiz Kırlı (2009, 99)’ya göre 1840’lı yılların İstanbul’una bir zaman yolculuğu yapma imkânı olan bir gezginin, güncel olaylar ve gelişmeler hakkında haber almak için İstanbul’daki yüzlerce kahvehaneden herhangi birisine girmesi, bir gazeteyi okumasından çok daha faydalıdır. Mesela bürokrasideki terfiler ya da görevden alınmalar hakkında bilgi almak için Divanyolu’nda bulunan kahveler doğru bir adrestir; çünkü o dairelerde çalışanlar civardaki kahvehanelerde vakit geçirmektedir. Gezgin, imparatorluğun eyaletlerinde olan gelişmelere meraklıysa han kahvehanelerine; Akdeniz’deki ticaret hakkında bilgi almak istiyorsa liman yakınlarında bulunan, kaptanların vakit geçirdiği Galata kahvehanelerine gitmelidir.  

19. Yüzyıl seyyahlarından Lumières (akt. Georgeon 1997: 39)
gözlemlerini aktarırken, İstanbul şehrinin kendisinin büyükçe bir kahvehaneye benzediğini söyler, zira kahvehane sayısı, diğer dükkân ve esnaflara oranla yüksektir. Bu açıdan, İstanbul’u çeşitli biçim ve işlevleriyle kahve ve kahvehane kültürünün çok eskilerden beri çok güçlü olduğu bir şehir olarak tasavvur edebiliriz. 

Büşra Eser – Kadir Has Üniversitesi İletişim Bilimleri programında doktora öğrencisi. Yeme içme sosyolojisi üzerine çalışıyor. İstanbul’daki nitelikli kahve evlerinin oluşturduğu topluluklara odaklanan bir yüksek lisans tezi yazdı.

Kaynakça 

Birsel, Salâh. 1975. Kahveler Kitabı. İstanbul: Koza
Yayınları.

Georgeon, François. 1999. “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son
Döneminde İstanbul Kahvehaneleri” Doğu’da Kahve ve Kahvehaneler. Der.:Hélène Desmet-Grégoir ve François Georgeon, 43-85, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
 

Göktaş, Erbil. 1999. “Osmanli Dönemi̇nde Kahvehaneler,
Kiraathaneler ve Bunlarin İşlevleri̇”, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Dergisi, 11: 67-80.

Hattox, Ralph S. 1996. Kahve ve Kahvehaneler: Bir Toplumsal
İçeceğin Yakındoğu’daki Kökenleri. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.

Ünver, Süheyl. 1963. “Türkiye’de Kahve ve
Kahvehaneler”, Türk Etnografya Dergisi, 5, (1), 39-84.
 

Kafadar, Cemal. 2005. “Tarih Yazıcılığında Kamu Alanı
Kavramı Tartışmaları”. Osmanlı Medeniyeti. Der: Coşkun Çakır. 65-86. İstanbul: Klasik Yayınları.
 

Kırlı, Cengiz. 2009. “Kahvehaneler: 19. Yüzyıl Osmanlı
İmparatorluğu’nda Kamuoyu”. Osmanlı Kahvehaneleri Mekân Sosyalleşme İktidar. Der.: Ahmet Yaşar, 99-122.İstanbul: Kitap Yayınları.

Peçevi İbrahim Efendi. (1981: t.y.). Peçevi Tarihi I.
Hazırlayan: Bekir Sıtkı Baykal, 1981. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları.

 Görseller

“Richard Karlovich Zommer – Sohbet [1910]” by Gandalf’s Gallery is licensed under CC BY-NC-SA 2.0

https://unsplash.com/@t_ahmetler

Photo by Andreea Ch from Pexels

Taha Toros Arşivi http://openaccess.marmara.edu.tr/bitstream/handle/11424/124661/001590438012.pdf?sequence=3&isAllowed=y

Pratik filtre kahvemizi deneyin!

Yeni kavrulmuş & öğütülmüş nitelikli çekirdeklerle hazırladığımız demlenmeye hazır pratik filtre kahvemizi sipariş verin, hazırlık ve temizlikle uğraşmadan taptaze filtre kahve için☕️

Bir yanıt yazın